Krizin oluşturduğu gergin ortamda iş üretmek oldukça zor bir hal almaya başladı. Kiminle konuşsanız havalar nasıl, işler nasıl gidiyor gibi giriş cümleleri yerine kriz hepimizi vurdu, inanın… Diye devam eden cümlelerle konuşmalar başlıyor.
Böyle bir ortamda patronumla beraber bir iş üzerinde çalışırken iyice bunaldık ve hadi Starbucks’ta birer kahve içelim, işe orada devam ederiz dedik.
Kahvelerimizi aldık ve rahat koltuklara kurulduk. Hafif bir müzik, karamel kokulu sıcak bir kahve, hoş bir ortam da başladık çalışmaya
Her şey o kadar iyi giderken karşıda bir tabela dikkatimi çekti. Biz göz atınca inanamadım, hemen ağzımdan şunlar döküldü “ Global markaları da kendimize benzetiyoruz”.
Sol taraftaki panoda aynen şunlar yazıyor;
“Sayın Müşterilerimiz, özel eşyalarınız şahsi sorumluluğunuzdadır. Kaybolma ya da hırsızlık gibi zararlarda şirketimiz sorumluluk kabul etmemektedir”
Ey müşteri, burası güvenli bir yer değildir.
Burada eşyalarınız kaybolabilir
Hırsızlık olabilir
Bu durum ise tamamen sizin sorununuz, biz sadece kahveyi satarız, paramızı alırız.
Global bir markanın bu tip bir iletişim hatasına düşmesi beni çok şaşırttı.
Bana kalırsa tam bir iletişim bombası, pimi çekilmiş vaziyette duvara asılmış. Oraya bakan her müşteriye yukarıdaki mesajları veriyor.
Starbucks marka departmanına, bu hatadan bir an evvel dönmelerini öneriyorum. Benden söylemesi…
Bir yanıt yazın